Çevir:
TR
Çevir:
Tekrarlayan düşüklerde önemli bir sebepte hormonal bozukluklardır. Pek çok hormon bozukluğu düşüğe neden olabilir. Örneğin tiroit hormonlarındaki azalma ya da artışlar düşük nedeni olabilir. Bu durumun tedavi edilmesi genelde gebeliğin sorunsuz devam etmesini sağlar. Myomlar rahmin "myometrium" tabakasını oluşturan düz kaslardan köken alan iyi huylu tümörlerdir. Sadece kas hücresi içermezler. Aslında myom daha gerçekçi bir tanımla bağ dokusu tarafından bir arada tutulan düz kas hücreleridir. Bazı kadınlarda hiç görülmez iken bazı kadınlarda sürekli yeni myomların çıkma nedeni de belirsizdir. Myomun kansere dönüşmesi olasılığı çok çok azdır. Myomu olan birçok kadında eğer belirgin bir şikâyet yaratmıyorsa tedavi gerekmeyip sadece rutin izlemi yeterli olur. Bu gibi durumlarda her 6 ayda bir jinekolojik muayene ve transvajinal ultrason ile hastanın izlemi yapılır, değişiklikler saptanır. Myomda dejenerasyon sonucu bulantı, kusma, şiddetli ağrı gibi durumların ortaya çıkması hallerinde menopoz sonrası büyüyen myomlarda cerrahi (ameliyat) gereksinimi vardır.
TEKRARLAYAN GEBELİK KAYIPLARI DÜŞÜKLER İlk gebeliği düşükle sonlanan kadınların en büyük korkularından biri bir daha hiç çocuğunun olmayacağı ya da sonraki gebeliklerinin de düşükle sonuçlanacağıdır. Bu gerçek değildir. Ancak düşük yapan kadınların daha sonraki gebeliklerinde düşük yapma ya da düşük tehdidi yaşama olasılıkları hiç yapmamışlara göre biraz daha yüksektir. Arka arkaya 3 ya da daha fazla sayıda gebeliğin düşük ile sonuçlanmasına tekrarlayan düşük ya da habitüel abortus adı verilir. Burada önemli olan nokta düşüklerin birbirini takip eden gebeliklerde yani arka arkaya olmasıdır. Çok yakın bir geçmişe kadar altta yatan herhangi bir anomalinin bulunamadığı düşüklerde olay açıklanamayan düşük olarak adlandırılmaktaydı. Oysa bu gun biliyoruz ki bu ve bunun gibi bazı açıklanamayan durumlarda altta yatan etken büyük olasılıkla kişinin bağışıklık sistemi yani immunolojik sistemdir. Bu sistemin desteklenmesine bağlı tedavi yaklaşımları tekrarlayan düşük yaşayan kadınlarda oldukça fayda sağlamaktadır. Tekrarlayan düşük tanısı konulan kişilerde ikinci adım altta yatan belirli bir patolojinin olup olmadığının saptanmasıdır. Nedenleri Rahim'e ait anomaliler Habitüel abortusu olan kadınların yaklaşık %12-15'inde sorun rahimden kaynaklanmaktadır. Rahimde çift göz olması olarak bilinen durum ya da rahim ağzının gereğinden fazla açık olması tekrarlayan düşükler ile sonuçlanabilir. Bunun anlaşılması için rahim ağzı açıklığının değerlendirilmesi ve rahim filmi çekilmesi gereklidir. Eğer problem rahim ağzı yetmezliği ise gebeliğin erken dönemi de konulacak bir dikiş ile (serklaj) gebelik miada kadar götürülebilir.
3 Çift gözlü rahim ya da benzer bir şekil bozukluğu olanlarda ise bunu gidermeye yönelik operasyonlar planlanır. Hormonal Nedenler Tekrarlayan düşüklerde önemli bir sebepte hormonal bozukluklardır. Pek çok hormon bozukluğu düşüğe neden olabilir. Örneğin tiroit hormonlarındaki azalma ya da artışlar düşük nedeni olabilir. Bu durumun tedavi edilmesi genelde gebeliğin sorunsuz devam etmesini sağlar. Yine önce yumurtalıklardan daha sonrada plasentadan salgılanan ve görevi gebeliğin idamesi olan progesteron hormonunun yetersizliği de düşükle sonuçlanır. Luteal faz yetmezliği denen bu durumun tedavisi eksik olan hormonun dışarıdan verilmesidir. Günümüzde luteal faz yetmezliğinin olup olmadığı tartışmalıdır. Süt hormonu olarak da bilinen prolaktin hormonunun düzensizlikleri de önemli bir infertilite(kısırlık) ve düşük nedenidir. En sık kanda fazla miktarda bulunması yani hiperprolaktinemi görülür. Tıbbi tedaviden fayda görür. Kromozomal nedenler Düşüklerin en önemli nedenlerinden biri de kromozomal bozukluklardır. Eğer ailede sonraki bireylere aktarılabilecek genetik bozukluklar mevcut ise tekrarlayan düşüklerin nedeni bu olabilir. Böyle bir durumdan şüphelenildiğinde eşlerde kromozom analizi yapılır ve eğer patoloji saptanır ise genetik danışmanlık gerekli olur. Bağışıklık sistemi Son yıllarda giderek daha iyi anlaşılan ve bugüne kadar nedeni açıklanamayan pek çok hastalığın altında yatan sebep bağışıklık sistemidir. Bu sistem kabaca vücudun savunma mekanizmasıdır. Gerek dışarıdan gelen gerekse vücudun kendi içinde yer alan hastalık etkenlerine karşı koruma sağlar. Bu sitem kendisini aktive eden faktörleri (bunlara antijen adı verilir) kendinden ya da yabancı olarak algılar. Yabancı antijenlere karşı tepki yaratır. Bazen hatalı olarak kendine ait antijenleri de yabancı olarak algılar. Buna otoimmün antijen adı verilir. Bağışıklık sistemi hafızası olan bir mekanizmadır. Yani bir kez karşılaştığı ve mücadele ettiği etkeni unutmaz. Hastalık etkeni vücuda girdiğinde bağışıklık sitemi buna karşı bir antikor üretir. Bu antikorlar daha sonra ömür boyu vücutta kalır. Bu nedenle aynı etkenle yeniden karşılaşıldığında bu etken vücutta hastalık yaratmaz. Çocukluk çağında geçirilen bazı hastalıkların ikinci kez geçirilmemesinin nedeni budur. Otoimmün problemler Annenin kendine normalde bulunan bazı faktörleri yabancı kabul ederek antikor üretmesidir. Bu tablo bazen tekrarlayan düşüklere neden olabilir. En sık antifosfolipid antikor varlığında düşük olur. Fosfolipidler vücudun hücre sisteminin yapıtaşlarından birisidir. Özellikle hücre zarında bulunurlar. Antifosfolipid antikor varlığında plasentadaki kan akımları bozulur, bu dolaşımda pıhtılaşmalara neden olur ve sonuçta düşük görülür. Antifosfolipid antikorla dışında hücre çekirdeğine hatta tiroit bezine karşı gelişen antikorlar da düşük nedeni olabilir.
4 Otoimmün nedenlere bağlı düşük yapan kadınlarda ilk tedavi yaklaşımı kanın pıhtılaşması önleyecek ilaçların verilmesidir. Bu amaçla en sık aspirin kullanılır. Mutlaka hekim kontrolünde verilmelidir. Ayrıca bağışıklık sistemini baskılayacak kortizon türü ilaçlar da kullanılabilir. Bu tür hastalarda çok yakın takip gereklidir. Bağışıklık sistemi ile ilgili dünyada her yıl pek çok çalışma yapılmakta ve bu sistem her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Bu konu ile ilgili bilgilerimiz arttıkça pek çok hastalığın sebebi açıklığa kavuşacak ve tedavileri mümkün olabilecektir.
5 MYOM Myom nedir? Farklı sebeplerden ötürü jinekolog kontrollerine giden pek çok kadında "rahimde ur çıktığını" duymuşsunuzdur. Halk arasında ur, tümör veya rahimde ur olarak adlandırılan bu durum aslında "myom"dur. Myomun kansere dönüşmesi olasılığı çok çok azdır! Evet, Myomların iyi yanı hemen her zaman iyi huylu olması ve kansere dönme olasılığının ihmal edilebilecek kadar d olmasıdır. Hastaların %75'i kendisinde myom olduğundan dahi habersizdir. Kötü yanı ise her 4 kadından birinde ortaya çıkmasıdır (% 25 görülme sıklığı). Büyüklüklerinin çok değişken olması nedeni ile bu oranın aslında gerçeği yansıtmadığı, dikkatli bir inceleme yapılacak olursa myom görülme sıklığının % 80' den daha fazla bulunacağı ileri sürülmektedir. Tek bir tane olabileceği gibi sayılamayacak kadar çok da olabilir. Her bir miyom kitlesine "miyom nüvesi" adı verilir. Genelde birden fazla sayıda olma eğilimindedir. Miyomlar sıklıkla ileri yaşlar arasında ortaya çıkar ve hormon tedavisi almayanlarda menopoz sonrası küçülür.
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.